Yeni çağın çocuklarının eski kuşaklardan çok farklı olduklarını hepimiz fark edebiliyoruz. Ama neden bu kadar farklı olduklarını anlayamıyoruz! En önemlisi onların özgün yeteneklerini kullanabilmeleri için “kendi özelliklerine uygun olarak” nasıl destek olmamız gerektiğini bilemiyoruz.
İletişimTıslasam mı?…
Bilge kişinin yolu bir gün, bir köye düşer. Köylüler onu görür görmez başına üşüşürler, “Aman iyi ki geldin bilge!” derler. “Başımızda bir dert var ki, sorma!”
“Ne oldu, nedir?…” der bilge. Bunun üzerine köylüler, oralara bir yılanın musallat olduğunu, hayatlarını çok zorlaştırdığını, sürekli birilerini soktuğunu anlatırlar. Köylüler çareler bulmaya çalışmışlar bu duruma; adaklar adamışlar, yılana yiyecek vermeye çalışmışlar, en son çare olarak da bütün köy toplanıp onu korkutmaya çalışmışlar, ama nafile. Hiç biri işe yaramamış. “Artık evimizden çıkmaya korkar olduk!” diye dert yanarlar bilge kişiye. O da, “eee…” der, “Benden ne yapmamı istiyorsunuz?…” “Sen bilgesin” der köylüler. “Bir konuşsan belki seni dinler de bize işkence etmeyi bırakır…”
Bilge bunun üzerine yılanla konuşmayı denemeyi kabul eder ve çıkar yılanın yuvasına doğru yola. Yılanı bulunca da ona insanların anlattıklarını bir bir söyler. Yılan da insanların ne kadar zor durumda olduklarını anlayınca, “tamam” der ve bilgeye söz verir: “Artık bir daha onları sokamayacağım, insanları rahat bırakacağım…”
Gel zaman, git zaman, bilgenin yolu tekrar o köye düşer bir süre sonra. Köylüler bilgeyi büyük sevgiyle karşılarlar. Bilge kişi bakar ki her şey yolunda köyde, herkes mutlu, neşeli…
O gece, misafir edildiği evde, tam uykuya dalacakken “psssssssst” diye bir ses duyar. Döner bakar, seneler önce konuştuğu yılan değil mi karşısındaki! Ama yılanın eski halinden eser yok; zayıflamış, kir pas, yara bere içinde! Gözlerinin feri sönmüş yılanın…
“Ne oldu sana böyle?” der bilge. Yılan da başlar anlatmaya:
“Sorma bilge” der, “sorma!” “Ben senin dediğini yaptım. İnsanları konuştuğumuzdan beri hiç sokmadım. Onlara hep iyi davrandım. Ama onlar giderek tepeme çıktılar, yahu! Bana yapmadıklarını bırakmıyorlar. Artık sokmuyorum diye üstüme basıyorlar, taş atıyorlar!… Vallahi artık dayanamıyorum!”
Bilge bunun üzerine şöyle bir durur, hafifçe gülümser, der ki: “Ben sana bir daha köylüleri sokma dediysem, arada bir de tıslama demedim ki!…”
Anonim
Bu site, destek sunmak amacıyla hazırlanmıştır. Herhangi bir tedavi amacı güdülmemektedir. Fiziksel veya psikolojik bir rahatsızlığınız varsa tıbbi tedavi önerilmektedir.